Akademi günlükleri
diye bir yazı dizisine başlayıp, başlar başlamazda unuttum doğrusu.
28 Kasımdan bu yana
pek çok şey oldu tabi J yazmayı
unutmayaydım iyiydi.
Diksiyon eğitimi beş hafta sürdü. Bitimizde sınıfça içmeye gittik. Cezayir
sokağında adını hatırlamadığım bir yere girdik. Yedik, içtik, akşamda dokuz
gibi canlı müzik vardı. Fena değildi. Tombik bir abla söylüyordu. Gece artık ne
istersek onu çalmaya başladı. Keyifliydi anlayacağınız. O günden sonra yaklaşık
bir ay ara verdik. Yanlış kullandığım kelimeleri hep düzgün söylemeye çalıştım.
Diksiyon dersinin tekrarı ancak bol bol konuşmak olabilir zaten. Birini
dinlerken, bir şey izlerken beynimde sürekli şunlar dönüyor, “Açık e kullandı,
kapalı olmalıydı, a’yı uzattı yanlış, vurgusu doğru değil, uzatarak konuşuyor”.
Aa sürekli bu çekilmez mi dersiniz bilmiyorum. Ben gayet memnunum.
Tiyatro eğitimine
başlayalı iki hafta oldu. İlk ders devlet tiyatroları sanatçısı Ferahnur Barut
girdi. Stanislavski sisteminden bahsetti, diyafram çalışmaları yaptırdı. İnsan
diyaframını kullanarak tek nefeste bir sayfa okuyabiliyor. Benim diyaframımı
terbiye etmem biraz sürecek sanırım J
Pazartesi günü tiyatro yönetmeni Şakir Gürzümar geldi. Ritim çalışmasıyla
başladık. Bende ritim duygusu sıfır. Hayatımda ilk defa ya ben bu işi
beceremeyeceğim sanırım dedim. Hoca ellerini şaklatarak çeşitli ritimler veriyor
biz tekrar ediyoruz. Tek tek yaparken bir problem yok ancak hepsini
birleştirip, baştan sona çalmaya gelince sıfır olan ritim duygum eksilere
iniyor. Sonra karşımıza bir eş alarak ellerimiz, bacaklarımızla ritim tutmaya
kaşımızdakiyle el çarpıştırarak ritimlerle bir savaş canlandırmaya başladık. Tüm
şaklatmalardan sonra bıçak çekip saplamam gerekiyor. Sınıfın eşzamanı o kadar
tutarsız ki. Kimileri bıçaklıyor, kimileri daha meydan okumada. Hoop gitti
benim eşzaman ve ritimim.
Sabah evde dünkü
savaş sahnesini aynaya bakarak denedim. Bir kere bile teklemedim. Sanırım
etrafın sesleri benim dikkatimi dağıtıyor ve bu da işime yansıyor. Tabi biz sıkıştırılmış tiyatro eğitimi alıyoruz. Konservatuarda öğrencilerin pişmek için daha çok vakti var. Biz kendimizi göstermek zorundayız.
Şakir hoca tiyatrocuların hayatının seçmelerden seçmelere koşarak geçtiğini
söyledi. Sürekli deneneceksiniz dedi. Şimdiden alışmalıyım sanırım konsantremi
sağlamlaştırmaya.
Efendime söyleyeyim
böyle geçiyor günlerim. Şakir hoca ezber ödevleri verdi. Biri Hamletten bir
bölüm. Tiyatrosunun kaydını hiçbir yerde bulamadım filmini izleyeceğim şimdi.
Role hazırlanmada yararı olur diye düşünüyorum. Sevgiler canlar.
izleyip, dinlemeyenin ayağına çivi batsın.
mükemmel