Üniversite sınavına
o kadar çalışmamıştım ki bırak iki yıllık bir okulu kazanmayı, açık öğretime
girebileceğimden emin değildim.
Tercih formuma bir
baksanız yazmayan yok. Dört yıllık, iki yıllık birbirinden alakasız bir sürü
devlet ve özel üniversite. Organik tarım bile yazmışım. Hangi kafayla
yazmışsam? Ne düşündüğümü çok merak ediyorum yazarken benim tarımla ne işim
olur? “Ben papatyaları çok severim yaz yaz bunu da yaz O Or organik tarım” diye
düşündüm herhalde.
Sakarya’da bir iki
yıllık tutturduğumu ekranda gördüğümde gerçekten çok şaşırdım. Tutmuş artık
okunacak. Bölüm nedir? Pazarlama. İyi.. olur.. okunur.
E okul Sakarya’da
mecbur yurtta kalınacak. Sakarya berbat bir şehir.
Yurda ilk
girdiğimde içeride Sözcü ve Buket vardı yalnızca. Diğer kızlar geldiğinde
elektrikler kesilmişti. İsim hafızam bok gibi olduğu için sadece “Yüzlerini de
görmüyorum isimlerini nasıl ezberleyeceğim” diye düşünüyordum. İlk gece epey
oturduk. Yanlış hatırlamıyorsam ramazandı. Aramızda bazıları oruç tutuyordu ve
sahura kadar oturmuş olabiliriz.
Hayatımda ilk defa
yeni tanıştığım biriyle aynı odayı paylaşacaktım. Tek çocuk olduğum için
başkasıyla aynı odayı paylaşmaya alışık değilim. Hatta arkadaşlarımda kalmayı
bile sevmem. Yalnızca evimde olduğumda huzurlu uyuyabilirim.
Gece Büşrayla
beraber sohbet ettik ve uykuya bıraktık kendimizi. Ona bakarak yatmamalıyım
diye düşündüm. Rahat etmeyebilir ya da yeni tanıştığım birine bakarak ben
uyuyamayabilirim. Arkamı döndüm ve uyuya kaldım. Gece gayri ihtiyari ona
dönmüşüm. “Yapma” diye bağırmasına uyandım. Gözlerim bir anda fal taşı gibi
açıldı “Noluyo be?” diyiverdim. “A sen ıslatmıyor musun beni?” “Yoo” “A tamam
alışacaksın artık ben böyle konuşurum arada”. Ödüm bokuma karışmıştı.
Yaşadıklarım gerçek miydi? Gerçekten konuşmuş muydu? Yoksa ben o kadar mı
huzursuz yatmıştım, hayal mi görüyordum. Arkamı dönüp bildiğim duaları falan okumuştum
hem de ışık hızında. Dört beş duayı döndürüp döndürüp okuyorum. Yine uyuya
kalmışım.
Sabah sormaya
çekindim bir süre. Sonra sordum ve öğrendim ki gece konuşurmuş. Minnoşum benim
zamanla alıştım konuşmalarına J Bir keresinde sinemayla ilgili bir şeyler söylemişti. “Tamam”
demiştim susmuştu ehehe.
Hepsi canım benim,
zamanla aynı yatakta falan yattık altı kız. Nasıl huzurluydum. Öyle alıştık
birbirimize. On üç kız falandık zaman içinde altı kişi kaldık.
Bazen öyle
özlüyorum ki sabahlara kadar sohbet eder, yatakları bir odaya taşır uyurduk
beraber. Gece üçte mutlaka çiğ köfte yerdik. Sakarya’yı, yerleri, mekanları,
tanıştığım diğer insanları, okulu asla ama asla özlemiyorum. Yalnızca kızları
ve yurt dairemizi istiyorum.
Olur da yurtta arkadaşlarını çok seven bir kız okursa yazımı ona öğüdümdür. Birbirinizle daha çok vakit geçirin, başkalarıyla değil. Daha az uyuyun, çok gezin, çok konuşun, çok gülün JSevgiler.
Bizim kızlara sor ezbere söylerler bu şarkıyı o kadar çok dinlerdim ki.
Bir dinle derim.
Bir dinle derim.
bana ilk yurt arkadaşlarımı hatırlattı yazın.
YanıtlaSilevimdi 210, ailemdi içeridekiler.
nasılda kol kanat germişlerdi bize.
o kapıdan girdiğimde geride bırakırdım herşeyi.
bir portakalı 8e böler yerdik.
ne güzel günlerdi..
en güzel günlerdi belkide
Silhiç bir şeyde yok o tat