Hızlı bir şekilde
başlayan çağrı merkezi kariyerim aynı hızda son buldu.
Bildiğiniz gibi bir
yardım vakfının işlerini yapan çağrı merkezindeydim. Bir nevi modern
dilencilik. Vakıfla bir şekilde münasebeti olmuş kişileri arayıp düzenli
bağışçı yapmaya çalışıyor veya mevcut bağışçıların bağış miktarlarını
arttırmaya çalışıyor bunun üzerinden de prim alıyorduk.
Diğer yazımda da
dediğim gibi patron lokum. Biz ofise gidince masamızı, ışığımızı her şeyi hazır
ederdi. Kalemimize kadar ilgilenirdi. Memleketine (isveç) gittiğinde bize çeşit çeşit
çikolatalar getirmişti. Tabi ben ebedi diyetteyim çok yiyememiştim J Biz çalışırken bitki çayları hazırlar
getirir bırakırdı masamıza. Egosuz, anlayışlı, sonuç odaklı on numara patrondu. Sanırım bir daha
böyle bir patronum olmaz.
Peki derdin ne
Deniz? Neden ayrıldın işten?
Akademinin yetenek
sınavına nasıl hazırlanacağım? Hadi hadi kendimi kandırmayayım. Her gün aynı
metni okumaktan, bağışçılarla aynı şeyleri konuşmaktan çok sıkıldım. Sanki her
gün birbirinin aynısı. Bir iki kez de ters adamlarla konuşunca tuz biber oldu
ve bana ayrılan sürenin sonuna geldik.
İstifa etmeden önce
aklımdaki tek şey "Philippe için zorluk çıkar mı acaba"ydı. Ama erteledikçe
ayrılmak daha da zorlaşacaktı.
İstifamı
söylediğimde Philippe üzüldü, valla üzüldü, anladım yüzünden. Kendimi övmek
olmasın ama hem sorumluluk sahibi hem de güvenilir bir çalışanımdır. Vedalaşırken
istediğimde geri dönebileceğimi, kapılarının açık olduğunu söyledi. Ne yalan
söyleyeyim çok hoşuma gitti J
Kitapçı işinden
sonra çağrı merkezi sayfasını da kapatmış oldum böylece.
Sevgiler.
Çalışırken beni izleyen kedi ehehe
*iş ahlakı gereği fotoğraflar abidik bir şekilde tarafımca sansürlenmiştir.
ex patronun çok tatlıymış :D
YanıtlaSilTatlıdan kastım iyi, aferin ona o manada. Yoksa erkek halimle sarkmıyorum :D:D
asdfghjk :)
Sil