Müşterinin
en tehlikelisi acelesi olandır. Lafı ağzına tıkarda durur, ne dediğini anlar,
ne dediği anlaşılır. Bu tip müşteri genelde bayan olur. Eşofman altı üzerine
kapşonlu giyer. Özenilmemiş gibi duran ama muhtemelen yarım saatini alan toplu
sarı saçlara sahiptir. Sağa sola koşuşturur, telefonu çalar, kahvesi dökülür,
çocuğunun çişi gelir, kocası hadi hadi der. Aaiiyy illettir onlar. Çok rica
ediyorum mağazamıza gelmeyin, hatta mümkünse toplum sağlığı için siz evden dahi
çıkmayın.
Bazen
de ne istediğini bilmeyen hıyarın teki gelir. Bu tip müşteri genelde erkektir
En son cin alinin maceralarını okumuştur. Yakın bir zamanda okuyabildiğini
hatırlayıp, bu özelliğini geliştirmeye karar vermiştir. Genelde pembe gömlek,
siyah kumaş pantolon giyer. Küçük parmağında kafam kadar bir yüzük vardır.
Elinde cüzdan, cep telefonu, araba anahtarları vardır. Mağazaya telefonla
bağıra bağıra konuşarak girerler. Önce bir iki volta atarlar tüm dikkatleri
üzerlerine çektiklerine emin olduktan sonra telefonu kapatır. Anahtar, telefon,
cüzdan üçlüsünü ilk masanın üzerine koyar. Eline gelen ilk kitabı ismine dahi
bakmadan tam ortasından açıp okurmuş gibi yapmaya başlar. Bu esnada aklından;
“ulan en son ne okudum? Bizim hıdır ne demişti ya? Heee he siktir etmiş kitabın
adı. Yuahahahuyaayy siktir et diye kitap mı olur? yuoaahhah” Bu tip gelişimini
tamamlamamış et parçası genelde en çok satan kitapların konulduğu masadan bir
şeyler seçer. Kasaya geldiğinde bozuk parası olsa bile 100 lira verir.
Her
gün bunlardan 3-4 tane mutlaka gelir.
Raftan
bir kitap almak üzere Türkçe roman bölümüne gittim. Orada bekleyen öküzden
hallice adam geldiğimi görür görmez.
Yauuvv
bir kitap bakıyorum sordum yokmuş bir de siz baksanız. Ne biçim yer yaauuv
aradıklarımızı bulamaacak mıyız?
-Nedir
aradığınız kitap? Şubelere bakalım varsa oradan getirelim.
Yokmuş
yaa baktı arğadaş. Yok mu şöyle önereceğeniz bişiğ.
-hmm
en son ne okumuştunuz? Nasıl kitaplar hoşunuza gider?
Vallaha
ben böyle aşkının peşinde koşmuş böööle ne bileyim eski aşglar anlıyor musun?
Böyle aşgklı bişiy.
Aklımdan
geçenler yüzüme yanısımasın diye dua ederken hmm evet gibi şeyler söyledim.
Sonra okuduğu kitaplardan falan bahsediyordu ama adamı incelemekten, öküz ayıya
bak diye geçirmekten dinleyemiyordum. O sırada gözüme Sabahattin Ali’nin kitapları
ilişti. Kürk Mantolu Madonna’yı okudunuz mu dedim.
Kimmiş
onun yağzarı?
-Sabahattin
Ali
Allah
Allah yeni yeni yağzarla türedi ha!
OHA
! Şoke oldum. Ağzımdan “yapmayııın Sabahattin A…” çıktı yalnızca çok uzak
noktalarda olduğumuzu anladım. Ne ben anlatabilecektim, ne de o
anlayabilecekti. Bilmiyorsun en azından yorum yapma öyle değil mi. Sanki biri
beni çağırmış gibi irkilip dönüp arkamı gittim. Kasaya geldi elinde “Kürk
Mantolu Madonna” kitabı vardı. Yayık yayık gülüyor, lütfetmiş gibi konuşuyordu.
Okuduktan sonra tekrar geleceğini söyledi. Kendince espriler yaptı. Yalnızca
gülümsedim. Daha önceden de Dokuzuncu Hariciye Koğuşu kitabını gösterip “Peyami
Safa’nın yeni romanı mı bu???” diye soranlarla karşılaştığım oldu. Bunun gibi o
kadar çok şey geliyor ki başımıza. Bir de bu çeşit insanların hırslı, kaprisli,
saldırgan olanları var. Neyse yine bahsederiz bunlardan. Sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder