Markaların twitter
ve facebook sayfalarının olmaları büyük bir nimet. Bir sorun veya sorumuz
olduğunda hızlı ve kolayca iletişime geçebiliyoruz. Örneğin; garanti bankasıyla
yaşadığım bir sorunu twitterdan çözmüştüm. Buradan okuyabilirsiniz. Twigynin ev
ayakkabılarıyla ilgili twitterdan bilgi aldım. Gayet seviyeli ve sempatik
şekilde tweetime cevap attılar. Braun saç düzleştiricimle ilgili yaşadığım
sorun hatta skandal diyebilirim, facebook sayfalarına blog yazımı göndermemle
derhal sonuca ulaştı. Onu da buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Tabi her marka bir
değil!
Koton Barış Manço
tişörtlerini çıkardığında çok takdir etmiş ve hepsine ayrı ayrı aşık olmuştum.
Çocukluğumdan beri Barış Manço’nun yeri bende ayrıdır. İnternetten hatta
facebook sayfalarından inceledim koleksiyonu ve kendimi bana en yakın olan
İçerenköy Carrefour Koton’a attım. Cıks yok. “yalnızca bazı mağazalarımızda var”
dedi satış sorumlusu bayan. Gıcık oldum. Ne demek bazı mağazalarımızda var.
Restoranların menülerine afili yemekler, tatlılar yazıp “aa şu an o yok ama”
demelerine benzettim durumu. Bir hafta sonra falan akademiye erkenden gittim ki
cevahirde ki kotona bakayım diye. İstediğim modeli bulamadım ve çoğu tişörtün
bedenleri yoktu askıda. Erkek arkadaşımla Kadıköye gittiğimizde Kadıköy Kotona
baktım. Kesinlikle abartmıyorum ellerinde 20 tane falan kalmış tişörtlerden.
Sadece bunlar kaldı dedi satış sorumlusu 2-3 hafta sonra gittiğimde tişörtlerin
sayısı 10a düşmüştü hala yenileri gelmemişti. Tabi ki benim istediğim
aralarında yoktu.
En iyisi twitterdan
ulaşayım dedim.
Eve geldim
istediğim tişörtün görselini buldum internetten ve aramızda şu konuşma geçti;
Tata adlı
kullanıcıyı tanımıyorum ama belli ki o da dayanamamış böyle bir saçma cevaba ve
tweet atmış sağolsun. Sorarım size ben mi bileceğim tişörtün model kodunu? Öyle
olsa bile bu şekilde mi cevap verilir. İnsan ilgileniyormuş gibi davranır.
Baştan savıcı bir tavır içinde olmaları beni çileden çıkardı. Yüzsüz yüzsüz
yardımcı olun diye direttim. Bana kodu verdi yalnızca. Pekala koddan
şubelerdeki stokları görüp bana mağaza ismi verebilirdi. GICIK oldum! Bu mu
müşteri memnuniyeti, bu mu modern pazarlama anlayışı?
İki gün sonra
Avcılarda Pelikan Mall diye bir alışveriş merkezindeydim arkadaşımla. Kodu
ajandama not etmiştim. Almaktan vazgeçmiştim aslında bu tavır karşısında ama
Barış abi sevgisi başka bende ki. Hoş, güzel bir tişört üstünde Barış Manço var, almak istiyorum işte.
Girdim mağazaya kodu gösterdim, sordum. Bir erkek tişörtü gösterdiler bana alakasız! Bir insan
nasıl çileden çıkarılır. Şoke oldum. "Bir işi de tam yapın be biiiip, bu kadar
mı zor kod vermek biiiip, dalga mı geçiyorlar lan benimle biiiiip” şeklinde
düşünceler alt yazı gibi geçti beynimden. Satış görevlisine teşekkür ettim ve
arkadaşımla çıktık mağazadan.
Yukarıda gördüğünüz gibi son tweetime cevap atmadılar bile.
Allah kimseyi
Kotonun eline düşürmesin, kimseyi tweeterdan Kotonla sınamasın.
Çok ilgisiz ve
baştan savma çalışıyor, en azından twitter hesaplarının başında kim oturuyorsa o öyle!
Daha beni öldürsen
kotondan bir şey almam. Muhatap olmam. Ayıptır ya. Hazır alıcıyım deliriyorum
tişörtü alacam diye. Demek ki satış yapmak, müşteri kaybetmek diye bir dertleri
yok. Olabilir tabi!
Sevgiler canlar.
ben burdaki koton'a bakayım, varsa istediğinden gönderirim sana, bir atasözü vardır ya itin hatırı yoksa sahibinin de mi yok diye, hadi almaya hazır müşterinle ilgilenmiyorsun, Barış Manço'nun da mı hatrı yok be Koton?
YanıtlaSilKaç beden giyiyorsun?
B. çok çok teşekkür ederim. Kotondan bir şekilde almak değilde belki Barış Manço'nun evinde ki tişörtlerden alabilirim.
SilÇok düşüncelisin teşekkürler tekrar :)