19 Ekim 2012 Cuma

simdi bir baslık bulamayacagım.


Yazmayalı bin sene oldu yine. Nasıl başlayacağımı falan düşünüyorum iki saattir. Yani bu bir trip falan değil. Aklımda bir sürü şey var. Klavyeye dokunduğumda hepsi beynimden geçiyor bir anda. Ancak başlamak için doğru tuşa dokunamıyorum. Derken hoop birinci paragraf bitti.
Son yazımı 15 eylülde yayınlamışım. 15 eylülden bugüne hızlı bir deniz turu yaparsak. Yıllık iznime çıktım, bodruma gittim, kendime bir tiyatro akademisi buldum, bodrumdan döndüm, işe başladım, 31 ekimden sonra işi bırakacağımı söyledim, tiyatro akademisine kaydoldum. Böyle yazarken ne kadar güzel görünüyor. Kız sonunda o lanet ettiği işten ayrıldı hep hayal ettiği eğitimi alacak. 
Yok anam. Yaklaşık üç aydan beri iş başvurusu yolluyorum her yere. Hiç biri geri dönmedi. Bu işte hala asgari ücretle ömür çürütemem deyip koca koca planlar yapıyorum. Oda ne aa işten ayrılmasaydın biz seni şef yapacaktık zart yapacaktık, zurt yapacaktık. Kaderime bacağım girsin. İşten ayrılacağımı söyleyip 3-4 gün bekledim belki bir şey derler diye. Yok kimseden ses yok. Gittim okulun tüm ücretini yatırdım. Ertesi gün mağazadaki değişiklikler terfiler açıklandı. Koordinatör gözümün içine baka baka “sizde çok iyi yerlere geleceksiniz değişikliklerimiz devam edecek biliyorsunuz yeni şubeler açıyoruz Anadolu yakasında da.” 
Daha sonra iş yerinden, abim dediğim, dostum olduğunu düşündüğüm biri istifamı duyunca “Deniz keşke bir 15 gün önce konuşsaydık, seni ikinci müdür yardımcısı yapacaklardı, yeni şubeye seni düşünüyorlardı” başımdan aşağı kaynar sular yok yok, kezzap döküldü. Abi konuşsaydın, kim tuttu seni. Sinirlerim çok çok bozuldu onunla konuştuktan sonra. İnsan bir haber uçurmaz mı ya? Efendim herkes ne kadar akıllı ama “ okula yatırdığın paranı geri al, kal burada” yok ya bunca çiğliği yaşadıktan sonra kitabevini üstüme yapsalar kalmam. 
Alışveriş merkezinde bir ömür boyu çalışamazdım. Kıdem arttıkça ayrılmak daha zor olacak, beklentilerim artacak, hiçbir şeyi beğenmez olacaktım. Kaldı ki kitabevinin sefasını süreceğim diye hayallerimi bırakamazdım, belki tiyatro için yetenek yok bende, belki pişman olacağım, belki şu belki bu ama denedim diyeceğim. Varsayımlar ortadan kalkacak. Bulacağım hiçbir iş remzidekinden daha aşağı koşullarda olamaz. Adamlar asgari ücret veriyor. Taktir yok, güler yüz yok, teşekkür yok, emeğe saygı yok. Hiçbir şey beceremezsem de bundan kötü bir noktada olamam. 
Yeni bir işe girersem insanlarla asla samimi olmayacağım. İş seviyesinde bırakacağım. Gerçi yapamam biliyorum, ama tüm bu yaşadıklarım aklımın bir köşesinde olacak.
Yukarıyı okudum sinirimle yine hödö hödö anlatmışım. Bu muhabbetin daha bin kolu var. Daha ne kırıklar var. Ama o kadar çok insana ince ayrıntılarıyla anlattım ki. anlattıkça sildim. Anılarımı ve insanların çiğliklerini. 
Şimdi ben okulundan mezun olduktan sonra bir süre remzi kitabevinde beklemiş bir çalışanım. Ötesi yok. Hayallerimi gerçekleştirecek maddi manevi gücü buldum. Ve bekleme yerimi başka arkadaşlara bırakıyorum. Ben orada çok özverili, hep güler yüzlü, neşeli çalıştım. Tüm kaprisli, suratsız insanlara rağmen. Bu benim kimse takdir etmese de ben yaptım bunları, ben biliyorum. Şimdi yeni hayatıma başlamanın zamanı 12 gün sonra bu macerayı bitiriyor ve bir sayfayı kapatıyorum.

Not: Yukarıda yazılanlardan tek kelime bile anlaşılmayabilir :) çok sinirli ve kırgın olduğum bilinsin. Dediğim gibi aklımda çok şey var ama hepsi birden dökülünce anlaşılmıyor. Sadece bana şans dileyin yeni okulum için. Ve asla bir alışveriş merkezinde çalışmayın :) sevgiler.

hepimiz buraya çıplak geldik

2 yorum:

  1. Yazdiklarinda anlasilmayacak bir sey yok. seni cok iyi anliyorum tonton...

    Her sey gencken yapiliyor, belki ileride bu cesareti bulamayacaksin kendinde....

    Benim gecmiste gosteremedigim cesareti sen goster... Sonuna kadar arkandayim... dene kaybedecegin bir sey yok.

    Seni seviyorum...

    Deniz'in teyzesi

    YanıtlaSil
  2. Bende seni çook seviyorum teyzem :)
    Teşekkür ederiim :)

    YanıtlaSil