15 Eylül 2012 Cumartesi

Çilek Sokak #2 & Watsons'a gidi gidi verdim


Geçtiğimiz Perşembe (13.09.12) annemle alışveriş yapmaya çalıştık ama pek bir şey bulamadık ya da alışveriş günümüzde değildik. Kadıköyde dolandık mağazalardan sonra watsons ve çilek sokağa baktık. Çilek sokak yazdan kalma ürünlerle, az biraz yeni gelmiş kışlıklarla iyice karman çorman olmuş durumda. Ara dönem anlayacağınız, yazlık parçalar iyicene ucuzlamış. 
Çilek sokakta aşağılara doğru yeni bir takıcı açılmış. Aynı mağazada kotlarda satılıyor belki böylece ayırt edebilirsiniz :) Yüzükleri oradan aldım. Tanesi 1.50 liraydı. Daha yeni yeni yerleştiriyorlardı ürünleri. Bir daha gidip bakmak lazım. 



T-shirt 13 lira. Oldukça güzel çok azıcık kalınca bir kumaşı var. Yeni başlayan akşam serinliklerine birebir :) Çilek sokağın ortalarında Erşan diye bir dükkân var oradan aldık. Eve geldiğimizde fiyat etiketini sökerken bir baktık adamların internet sitesi de varmış. Çilek sokağa göre oldukça profesyonel çalışıyorlar. Zaten dükkânlarının içinden de belliydi. Bir bakın derim. 

Bu aldığım gömlek hemen hemen bütün dükkânlarda vardı. Ancak bedenimi ve defosuzunu bulmak biraz güç oldu. Sonunda en mükemmelini buldum. Nisan ayında kot gömleklerle ilgili bir yazı yazmıştım ve ne kadar pahalı olduklarından şikâyet etmiştim. Bu kot gömlek 30 lira. Kumaşı oldukça kalın. Defosuzunu bulduğunuz taktirde dolabınıza çok yakışacaktır :)

Gelelim watsonstan alınanlara. Watsonsa girme amacım sadece rimmel london ojelerinden almaktı. Ojenin büyük olanı 4.50 lira, küçük olanı 3.50 lira. Bu arada rimmel london ojelerinde ikincisi %50 kampanyası var. Daha sonra ojelerle ilgili ayrıntılı bir yazı yazmak istiyorum çünkü büyük olanın fırçası harika görünüyor.



Kakao yağını almamın sebebi çatlaklara iyi geldiğini duymuştum ve bronzlaşmaya yardımcıymış. Güneşin son demlerinde bu bronzlaşma özelliğinden faydalanıp daha sonra çatlaklarımda test edeceğim. Siyah nokta bantlarını hiç denemedim bakacağım artık :) Sevgiler. 


Aldığım yüzükleri gösterdiğim fotoğrafta, tırnağımdaki oje Pastel - 55 numara

14 Eylül 2012 Cuma

yüzüklerim



Mayıs ayında Sergül’ün yüzükleriyle ilgili Yeni Takıntım adlı yazısını okuduğumdan beri yüzüklerimle ilgili bir yazı yazmak istiyordum. Kısmet bugüneymiş :) Hepsini ayrıntılı gösteremesem de en sevdiğim ve en sık kullandıklarımı ayrıca çektim. 
Ben yüzüklerimi bu kutuda saklıyorum. Şu uzun kuyruklu kedi yüzüklüklerden de var elimde ama hem benim tüm yüzüklerimi taşıyamıyor hem de altlardan bir yüzük almak istersem bütün yüzükleri çıkarmak zorunda kalıyorum. Hiç işime gelmiyor doğrusu. Bu kutuyu çok seviyorum zaten. Eskiden de anneannem takılarını bu kutuda saklarmış.

Bu yüzüğü geçen sene 3 liraya aldım. Üzerinde kar tanesi şekli olduğundan sanırım kışın parmağımdan çıkarmadım, yazında elim hiç gitmedi.
Bu yüzüğü yurttaki ilk oda arkadaşım Büşra amerkiya gittiğinde biz mektuplaşırken mektubun içine koyup yollamıştı. Hem çok şaşırdım hem de çok sevindim. Beni ne kadar iyi tanıyor :)
Cam yüzüklere bayılıyorum. Bir de çabuk kırılmasalar. Hemen hemen tüm renklerine sahiptim ancak kırıla kırıla elimde yalnızca bunlar kaldı. Her yerde ince olanlarından bulunmuyor. Atlas pasajında ki bir takıcıda incelerinden bolca var hem de renk renk. Ama piyasaya göre azıcık pahalı.
Gözlük şeklinde olanı terkostan 3 liraya aldım diğerlerini hatırlamıyorum.
Neden bunlar elimde ikişer tane? Çünkü arkadaşlarımla beraber aldık ve onlar bende kaldıklarında bu yüzüklerini unuttular biri Özdenin biri Ayşenurun :) duyurulur.
Baştaki yine terkostan 3 lira. Ortadakini hatırlamıyorum. Sondaki annemin hediyesi.
Bunları da pek fazla takmıyorum ama çok sevimliler. Nerden ne kadara aldım hiç hatırlamıyorum.
Baştakini kendim yaptım. Kadıköyde şifa hastanesinin oralarda bolca boncukçu var bilirsiniz. Parmağa takılan kısmı ve zar şeklinde boncukları alıp yalnızca birbirine geçirdim. Ancak takamıyorum parmağımı çok boyuyor. İçine şeffaf oje sürmeyi deneyeceğim. Diğerini kadıköyde, rexxin olduğu sokaktaki bir takıcıdan aldım hem de 7 liraya hemen rengi değişti, içi soyuldu, gözündeki boncuklar düştü. İlk aldığımda çok severek takıyordum.
Sergülün yüzükleriyle ilgili yazısı için buraya

13 Eylül 2012 Perşembe

Tavsiye Ederim #3

Bu Yazının Müziği Tabi Ki Duman - Oje

Tırnaklarımı ne zaman uzatmaya kalksam katman katman olur, soyulur sonrada kırılır. Çoğu arkadaşım yaşıyor aynı sorunu. Konuşuyoruz falan ama kimse test edilip onaylanmış bir yöntem öneremiyor.

Piyasada adı geçen oje markalarının hemen hemen hepsinin tırnak kırılmasını önleyici ojesini kullandım. Kremlerden kullandım. Her gün limon sürdüm. Hatta limon sürmeyi öyle abarttım ki lavabonun kenarına bir sabunluk içinde yarım limonu koydum, her el yıkayışımdan sonra sürüyordum. İyi gelir gibi oldu, sonra ben bıraktım falan yine hüsran anlayacağınız.

Tırnaklarımı dinlendirmeye karar verdim. Birkaç gün oje sürmeyeyim dedim. Neyse işe gittim. Molada ellerime baktım, böyle ojesiz bir çirkin geldi gözüme. Bizim mağazanın hemen karşısında Gratis var. Dedim gideyim bir parlatıcı alayım onu süreyim bari. Oje standının önünde dikiliyorum bu sefer hangisini alsam diye. Böyle daha önce görmediğim, ambalajı da farklı bir oje. Üstünde efendim işte kırılmaz, kopmaz, paslanmaz zart zurt. 8.90 lira falandı, aldım gitti. Bu arada oje 13.3 ml. Kesinlikle hiçbir umudum olmadan sürdüm ojeyi.

Bir iki gün geçti, manikür yapmaya üşendim. Tırnaklarımı kısacık kesip tekrar bu son aldığım ojeyi sürdüm. Haftalar geçti, benim tırnaklarım soyulmamaya başladı. Birazcık sertleştiler. Çok şaşırdım. Artık hiçbir ojenin tırnak onarıcı bir özelliği olmadığını düşünüyordum.


Artık tüm ojelerimin altına bir kat Amazing Shine Nail Strengthener sürüyorum. Çok nadir kırılma ve soyulma gibi sorunlarla karşılaşıyorum. Eskiye göre çok çok daha sağlıklı tırnaklarım. Bu oje haricinde de kırılmamaları için hiçbir bakım uygulamıyorum.

Benim derdime çare oldu. Eğer böyle bir sorununuz varsa denemenizi öneririm. Kaybedecek bir şey yok zaten. En kötü fazladan bir parlatıcınız daha olmuş olur. Sevgiler.


Tavsiye Ederim #2 yazısı için buraya
Tavsiye Ederim #1 yazısı için buraya

Bu arada fotoğraflarda tırnağım da görünen ojeler flormardan. Mint yeşili olan flormar 424. Diğeri ise flormar 429. Onun renginin ismini bilmiyorum. Maviye dönük yeşil gibi bir şey :) ehehe. tırnağımın tamamına iki kat 424 sürdüm. kuruduktan sonrada yarısına 429 sürdüm. 

12 Eylül 2012 Çarşamba

Renkli Çerçeveler


Bugün eski yazılarımı karıştırırken perdelerini kaldırınca kedi yazımda renkli çerçeveler hazırlayacağımdan bahsetmişim onu gördüm. Fotoğrafını eklerim demişim. Üzerinden 8 ay geçtiğine göre ekleyebilirim :) 

Eskiden ev ekonomisi dersinde bizden boya, kutu, fırça, zart zurt isterlerdi. Ben boyalarımın hala evde bir köşede durduğuna inanıyordum. Ara tara yok, bulamadım. Şimdi üç dört çerçeve boyayacağım, e hepsi farklı renk olsun istiyorum. Bir ton boya almam lazım. Bitmeyecekler elimde kalacaklar. Ne yapsam, ne etsem derken liseden kalma guaj boyalarımı buldum. Guaj boyayla ahşap boyanır mı demeyin, biraz geç kuruyor ama bal gibide boyanıyor.

Açıkçası fırçamda yoktu. Evde far fırçası kılıklı küçük bir şey vardı. Onunla başladım boyamaya. Daha desenli dursun diye, yani düz düz durmasını istemediğim için, fırçayla pıt pıt, vura vura boyadım. Beğendim de doğrusu. Güzel göründüğünü düşünüyorum. 

Gelelim kurumasına iki üç gün kendi haline bırakın kurusun. Bir gün yetmiyor, ıslaklığı geçmiyor henüz. Üç günden sonra taş gibi oluyorlar ama :) 

Ben bu çerçeveleri boyayalı rahat beş altı ay olmuştur. Görüldüğü gibi gayet hoş duruyorlar, soyulma, çatlama gibi bir sorunu da yok. Eğer bir gün boya almaya üşenirseniz ahşap çerçevenizi guaj boyayla gönül rahatlığıyla boyayabilirsiniz. Sevgiler.


Ben çerçevelerimi ikeadan aldım. İkeanın online satış sitesinde bulamadım ama bu linkten çerçevelerin ham hallerine bakabilirsiniz. Linkteki satıcı ile hiç bir ilgim yoktur, başka bir görsel bulamadığım için bu linki veriyorum.

11 Eylül 2012 Salı

sonunda izindeyim ehe :)


Pazar akşamı itibariyle yıllık iznime çıkmış bulunmaktayım. Gece bir boşluğa düştüm, bir aptallaştım. Vücut alışmış çünkü yorgunluğa, sinire, strese şimdi 16 gün boyunca işe gitmeden ne yaparım. 16 gün için üzeri çizilecekler listesi hazırladım. Yoksa kendimi biliyorum. Yatakla koltuk arası mekik dokurum. Üşenirim her şeye. Listemin en başında kendiliğinden uyanarak kalkmak vardı. Yani dün kimse dokunmasın öylece kendiliğimden uyanayım, yatakta yuvarlanayım, gerine gerine kalkayım istedim. Diğer günlerde öğlene kadar uyumayacağım tabi ki ama ilk gün böyle olsun istedim. Cazgır komşum yine yaptı yapacağını. Evi söküp takıyor sanırım. Bin desibel gürültüyle uyandım. Sinirimden ağlayacaktım. Üstüne telefonum bozuldu. Şarja takıyorum kapanıyor, mesaj atıyorum, mesaj geliyor, arıyorum, aranıyorum telefon kapanıyor. Kendiliğinden açılıyor tam pin gireceğim, tekrar kapanıyor. Telefonumla ilgili yazımı buradan okuyabilirsiniz. Duvara atıp parçalamamak için kendimi zor tuttum. Sabahın siniri var zaten camları falan kapatıp çığlık atacaktım en son. Neden bu kadar sinirliyim, neden kontrol edemiyorum bu durumu bilmiyorum.
Kendiliğimden uyanamayınca üzeri çizilecekler listem daha ilk maddesinde yerle bir oldu. Dün epey boş bir gün oldu anlayacağınız. 
Bugün bin senedir ilgilenmediğim mutfağımı temizleyerek başladım işe. Bu yazıdan sonrada odamla ilgilenmeyi planlıyorum. Tatil için de çanta hazırlamam lazım. Sonra bir kişisel bakım hoop çarşambaya bomba olurum ben. Sabah annemle telefonlaştık tatil alışverişi yapalım diye. Bence tatilin en zevkli kısmı ehe :)
Bir de uzun zamandır odamla ilgili bir fikirler dönüm duruyor. Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Aslında ocak ayında başladım, sayılır. Perde yazıma buradan bakabilirsiniz. Çalışma masamın durduğu duvarı tok kırmızıya boyamak istiyorum demişim ama fikrim değişti. Mint veya pastel mavi olsa güzel olur hani :) Yeni bir çalışma masası da almak istiyorum ama hayalimdeki ne bilmiyorum. Görünce çarpılmam gerek. İnternette biraz bakındım. Şu altı üçgenler fena değiller. Ama ölçüleri yazmıyordu. Gidip yerinde bulmam gerek. İznimde şu oda işini de halletsem süper olur. İkeadan başka nerelere bakmak lazım? Yani çok yerde çalışma masası var ama çok kekolar yahu. Adam gibi bir şeyler arıyorum tabi fiyatı da adam gibi olmalı bilen varsa bana bir desin :) sevgiler.

 Alt bölümünde kitap, defter konulabilecek küçük rafçıklar olması çok hoşuma gitti.

8 Eylül 2012 Cumartesi

Starbucks Kozyatağı



Bu notu kozyatağı starbucks'ın ilan panosuna bıraktım ehehe
sevgiler gençler .)