29 Ocak 2013 Salı

Akademi Günlügüm voL 2


Akademi günlükleri diye bir yazı dizisine başlayıp, başlar başlamazda unuttum doğrusu.

28 Kasımdan bu yana pek çok şey oldu tabi J yazmayı unutmayaydım iyiydi.

Diksiyon eğitimi beş hafta sürdü. Bitimizde sınıfça içmeye gittik. Cezayir sokağında adını hatırlamadığım bir yere girdik. Yedik, içtik, akşamda dokuz gibi canlı müzik vardı. Fena değildi. Tombik bir abla söylüyordu. Gece artık ne istersek onu çalmaya başladı. Keyifliydi anlayacağınız. O günden sonra yaklaşık bir ay ara verdik. Yanlış kullandığım kelimeleri hep düzgün söylemeye çalıştım. Diksiyon dersinin tekrarı ancak bol bol konuşmak olabilir zaten. Birini dinlerken, bir şey izlerken beynimde sürekli şunlar dönüyor, “Açık e kullandı, kapalı olmalıydı, a’yı uzattı yanlış, vurgusu doğru değil, uzatarak konuşuyor”. Aa sürekli bu çekilmez mi dersiniz bilmiyorum. Ben gayet memnunum.

Tiyatro eğitimine başlayalı iki hafta oldu. İlk ders devlet tiyatroları sanatçısı Ferahnur Barut girdi. Stanislavski sisteminden bahsetti, diyafram çalışmaları yaptırdı. İnsan diyaframını kullanarak tek nefeste bir sayfa okuyabiliyor. Benim diyaframımı terbiye etmem biraz sürecek sanırım J

Pazartesi günü tiyatro yönetmeni Şakir Gürzümar geldi. Ritim çalışmasıyla başladık. Bende ritim duygusu sıfır. Hayatımda ilk defa ya ben bu işi beceremeyeceğim sanırım dedim. Hoca ellerini şaklatarak çeşitli ritimler veriyor biz tekrar ediyoruz. Tek tek yaparken bir problem yok ancak hepsini birleştirip, baştan sona çalmaya gelince sıfır olan ritim duygum eksilere iniyor. Sonra karşımıza bir eş alarak ellerimiz, bacaklarımızla ritim tutmaya kaşımızdakiyle el çarpıştırarak ritimlerle bir savaş canlandırmaya başladık. Tüm şaklatmalardan sonra bıçak çekip saplamam gerekiyor. Sınıfın eşzamanı o kadar tutarsız ki. Kimileri bıçaklıyor, kimileri daha meydan okumada. Hoop gitti benim eşzaman ve ritimim.

Sabah evde dünkü savaş sahnesini aynaya bakarak denedim. Bir kere bile teklemedim. Sanırım etrafın sesleri benim dikkatimi dağıtıyor ve bu da işime yansıyor. Tabi biz sıkıştırılmış tiyatro eğitimi alıyoruz. Konservatuarda öğrencilerin pişmek için daha çok vakti var. Biz kendimizi göstermek zorundayız.

Şakir hoca tiyatrocuların hayatının seçmelerden seçmelere koşarak geçtiğini söyledi. Sürekli deneneceksiniz dedi. Şimdiden alışmalıyım sanırım konsantremi sağlamlaştırmaya.

Efendime söyleyeyim böyle geçiyor günlerim. Şakir hoca ezber ödevleri verdi. Biri Hamletten bir bölüm. Tiyatrosunun kaydını hiçbir yerde bulamadım filmini izleyeceğim şimdi. Role hazırlanmada yararı olur diye düşünüyorum. Sevgiler canlar.

izleyip, dinlemeyenin ayağına çivi batsın.


mükemmel

2 yorum:

  1. lisans döneminde ben de gitmiştim diksiyon kursuna. çok eğlenceliydi, güzel şeyler öğrenmiştim ama sonradan pek kullanamadım. özellikle de diyafram olayını :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilin önemini hepimiz biliyoruz diksiyondan sonra tiyatroya geçmiş olmanın sorumluluğu da var benim üstümde.
      Türkçenin yazıldığı gibi okunmayan bir dil olduğunu sende öğrenmişsindir.
      Bence bırakma :)

      Sil